Çok sevin birbirinizi, sadece bir gün değil her gün sevin!
Sevgililer gününe inanlardan değilim, zaten inanılacak neyi var onu da sorsanız söyleyemem. Fakat şu sevmek işi, öyle incelikli bir iş, öyle naif öyle güzel ki, çok sevin hep!
sadece sevgilinizi değil, yaşamayı da sevin, işinizi de sevin, oturduğunuz evi kendinize sığınak yapacak kadar sevin mesela, ya da bir çiçeği yaşatmak isteyecek kadar sevin.
Annenizi anne gibi, babanızı baba gibi sevin. Yerine koymayı öğrenin kendinizi, başkalarının hayatlarını çalın bir süreliğine, onların evine gidin yaşamlarına tanık olun, onların sevdiği şeyleri anlamaya çalışın. Belki göremediğiniz bir şeyi görürsünüz, belki sevmek için bir neden daha bulursunuz.
Bugün 14 Şubat Sevgililer Günüydü. Ben bugün öyle güzel şeyler gördüm ki, kendimle ilgisi olmayan ama sanki ben sevilmişim gibi beni mutlu kılan.
Bir adam, altmış yaşında hayat arkadaşı ondan iki yaş küçük, 40 senedir beraberler. Aldığım şeyi beğenmez, ya da ben doğrusunu alamam diye bu akşamüzeri mahallelerindeki kuyumcuda buluştu eşiyle, sabah telefonda ; "gel de sana bir yüzük alalım" dedi. İnce adammış derseniz, incelik olsun diye yapmadı. Gözlerinde eşinden bahsederken oluşan parıltı akabinde sözcüklerle dile geldi;
"Kırk seneyi devirdik beraber, hep iyi günler olmadı, nice zorluklardan geçtik. Ama dayandık birbirimize, omuz olduk. O benim her şeyim, ben onu her gün seviyorum, ömrümün sonuna kadar da seveceğim. Hakkını ödemek ne mümkün, bu yaşta temizlik yapmasın diye yardımcı tutarım, eve gittiğimde hemen ellerine bakarım, temizlikten aşınmış olur, beğenmez de kimsenin yaptığını hala kendi çekip çevirir evini. İşte o denli yücedir benim hanım, o olmasaydı bugünlere gelemezdim"
Böyle sevin işte, yücelterek başkalarına, gözlerinizin içi gülerek, saygı ve minnetle aynı zamanda. Tek bir gün değil, her gün sevin ve kaybetmeden söyleyin. Hepimize iyi gelir ne kadar sevildiğimizi bilmek ve kimse öğrenemez kendini sevmeyi sevilmedikçe başkaları tarafından.
Adam elinde bir buket çiçek, heyecanla ve hızlı hızlı yanımdan geçti gitti. Gözleriniz onu farklı yargılardı giyinişi ve giyinişinden belli olan-ve çok da iyi olmayan- ekonomik durumu için.
Belli sevdiğine kavuşma telaşında olduğu, belli çiçeğin sahibini mutlu edecek olmanın onda sabırsızlık ve neşe uyandırdığı.
Böyle sevin işte, paraya pula tamah etmeden, yargılamadan, sevilmenin herkesin hakkı olduğunu bilerek sevin. Oturduğunuz yüce koltuklardan yere inin, çocukluğunuza inin, bir çocuğun masumiyeti ile sevin. Çocuğun oyuncaktan çok sevginize ihtiyacı olduğunu hatırlayarak sevin.
Bir şekilde sevin işte, çünkü bizi ancak sevgi kurtaracak. Bir gün değil her gün sevin, hayatınızın bütün bileşenlerini, bütün hücreleriniz ile sevin.
Sevgiyle geçen her gününüz kutlu olsun!