22 Haziran 2017 Perşembe

I N S A N | S E N

"Hoşca bak zâtına kim zübde-i âlemsin sen.

Merdüm-i dîde-i ekvân olan âdemsin sen."Şeyh Gâlip 

Bakıyorsun kendine aynanın karşısında, aynını görüyorsun. 
Beğenemiyorsun bir türlü, 
İçinde yaşayan sana düşman biri var, seni sürekli yargılayan, her yaptığına bir kusur bulan, seni eleştirmekten zerrece geri durmayan ve seni sevmeyen bir sen var. 
Gördüğün surete selam çakıyor her seferinde, gizliden sırıtarak. 
Yaşamın bir türlü tam olmuyor, 
Hani tıpkı şu dizelerdeki gibi; 
"Her nerede değilsem, orada mutlu olacakmışım gibi gelir" 
Sana da böyle geliyor, olmadığın yerlerin hasretini çekip, tanımadığın insanların hayalini kuruyorsun ve "sen" olmayan diğerlerine imreniyorsun. 
Sanki senin dışındaki herkes mutluluktan ya da başarıdan sarhoş olmuş da, bu festivalde kafası güzel olmayan bir sen kalmışsın gibi hissediyorsun. 
O kadar eminsin ki kulağına fısıldayan o sesten, yanılabileceğini hiç düşünmüyorsun.
Şimdi,
Kapat gözlerini, koy yüreğine elini.
Ve bağışla kendini,
Sev kendini.
Dön bak geldiğin yollara, dön bak sınandığın tüm zorluklara, dön bak aynaya-aynına.
Hatalarını da sev, yaptığın doğruları da.
Bugün o kadar çoşkulu geçmedi mi, varsın aldırma.
Dön bir bak yarına.
Yorma artık, çırpınma, bekleme başkasını gelip seni sevmesi için.
Dost kıl içindeki düşmanı kendine.
Değiştir kulağına fısıldadığı cümleleri,
"Ben senin hep yanındayım" desin sana yalnız kaldığında,
Ayağına çelme takmak yerine, omuz ol artık kendine.
Korkmak öyle olağan, öyle doğal ve samimi ki, sev artık korkularını da,
"Bunu da halledeceğiz beraber" desin zorluklar kapıya dayandığında,
Gücüm yok deme, biliyorsun kimseden aşağı kalır yanın olmadığını,
Her günün yeni bir armağan,
Kutla yaşamını.
Ve unutma şu satırları ;

"Kendine bir hoşça bak, âlemin özüsün sen, varlıkların gözbebeği olan insansın sen.." 








14 Haziran 2017 Çarşamba

U Y U Z

Parazit : Bir canlıda sürekli veya geçici yaşayarak, ona zarar veren başka canlı.

Uyuz oldum! Bir olaya ya da birine değil, bildiğiniz tıbbi anlamda uyuz oldum. Yalnızlığın çaresini bedenim buldu sonunda, bir parazit edindi kendine,bir süredir birlikte yaşıyormuşuz çok sevgili parazitimle. 

Kaşınmaktan vücudumda yaralar açtım sanarken, meğer beni içten içe yiyip bitiren bir şey varmış derimin altında. Benimkinin tedavisi kolay, bir losyona ve evi kırklamaya bakıyor. Kıyafetlerinizi çöp torbalarına koyup 1 hafta boyunca hava almadan bekletmeniz gerekiyor, sonra yıkamanız ve en önemlisi ütülemeniz. 
Peki ya hayatımızda kanlı canlı yer edinmiş olan parazitler? 
Bizi içten içe yiyip bitiren başka neler var diye düşündüm; mesela iş stresimiz, ya da artık gitmeyen ilişkimiz, borçlarımız, alacaklarımız, bizlere kulliyen zarar olan arkadaşlarımız, menfaat odaklı insanlar, yaptığın iyiliğin nankörlükle sonuçlandığı fedakar yaklaşımlar, sağlık sorunlarımız, sevdiklerimizin sorunları ve belki de ilk anda akla gelmeyen daha pek çok şey. 
Görünmez parazitlerimiz var yani, günden güne bizleri eksilten. Devrik kurulan sevgi sözcükleri sonrası yıkım kararı alınan ilişkilerimiz gibi, müdürün Nazi subayına dönüşüp 
ustalıkla işgence etmesi gibi, talepkar hayatlarımızı nasıl dengeleyeceğimizi bilemememiz gibi. . . 
Malesef onları çöp torbalarına koyup havasız bırakarak, ya da ütü basarak öldüremiyoruz. 
Bedenlerimiz mücadeleci, parazite hemen yenik düşmüyor, hatta öyle güzel savaşıyor ki, iki ay çaktırmadan gündelik hayatınıza devam ediyorsunuz. Beden savaşmaktan yorulunca kaşıdığınız yerler yara olmaya başlıyor, küçük küçük oyuntular oluşuyor teninizde. 
Görünmez parazitlerde bu oyuklar bazen kalbimizde, bazen hayatımızda açılıyor. Ve kapanması bedende olduğundan daha uzun zaman alıyor. Bedenden feyz almalı ve eğer hiçbir şey yapmıyorsak, görünmeyen parazitlerimiz için derhal bir çözüm bulmalıyız. 
Bizi yiyip bitirmeye başlayan ilişkimize son vermeliyiz mesela, müdürlerin iş yerlerini toplama kampına çevirmesine ve bizleri esir etmesine izin vermeyip mutlu çalışabileceğimiz işler aramalıyız ya da, sürekli şikayet ettiğimiz şehirlerden taşınıp, istediğimiz hayatları sürebileceğimiz kentlerin yolunu tutmalıyız, menfaatlerle yaklaşan tüm ahbapları kapının dışına atmalıyız. 
Parazitleri her şekilde hem bedenden hem hayatlarımızdan atmanın yollarını aramalıyız. 
Bütün bunları yaparken parazitlerimize büyük sorunlar gibi yaklaşmamalıyız, her şeyin olduğu gibi onunda bir çözümü var nasılsa. Eğer onu büyütürseniz, bir parazite hak ettiğinden çok daha fazla değer vermekle kalırsınız yalnızca. 
Ordan bakınca tuhaf gözüktüğünü bilsem de, ben sevdim bu paraziti, zira kendisi bizi baya eğlendirdi. Müthiş espirilere malzeme oldu, anlatacak sağlam bir hikaye bıraktı ardında, hatta mevcut arkadaşlık ilişkilerimizi güçlendirmiş olması bile muhtemel. 
Eğer bedeninizde ekstrem bir durum varsa, mutlaka doktora gidin. 
Eğer hayatlarınızda bir durum varsa, evinizi kırklar gibi hayatınızı da ayıklayın. Yüksünmeden, yorulmadan, isyan etmeden, tatlı tatlı kaşınarak mesela. 
Tıpkı benim gibi, sizde mutlu olmaya geldiniz bu dünyaya, unutmayın! 
Azıcık kulak verin bu tescilli uyuza :)