13 Temmuz 2017 Perşembe

N E D E N B İ T T İ ?

Dört Buçuk Ay...

Bir inşaatın ortalama bitme süresi..

İki gece..

Bir ilişkinin ortalama başlama süresi..

Her yer beton ve çarpık sevgilerle doldu son zamanlarda. Çağın vebası teknoloji hem evlerde hem ilişkilerde temel atmak için bir numaralı araç artık. Acelemiz var, hem sevmek için, hem kat kat evler çıkmak için. Daha çok inşaata ve daha çok ilişkiye ihtiyacımız var, varlıklı olduğumuzu kanıtlamak için.

Müteahhit.. Kökeni arapça. Evleri satmak zorundalar, inşaatın kalanını çıkabilmek için.
Aşk.. Kökeni arapça. İlk görüşte başlamak zorunda, ikinci görüşteki kusurları görmezden gelebilmek için.

Müteahhitlerin kötü mahallelerde kurdukları, bozuk temelli evleri öve öve bitiremeyişi gibi, insanların kendilerini başkalarına tanıtırlarken ki halleri. Hiç ucuz yan yok, herkes çok cool, çok medeni, çok "iyi aile" çocuğu, -o da nasıl bir deyimse artık- çok medeni, anlayışlı ve saygılı.
Evi satın alanlar ise iskan çıkmadan eve yerleşecek kadar sabırsız, evlenmek için zaman kaybetmeye, boşanmak için ise düşünmeeye bile gerek olmayışı gibi.

Sosyal medyamda gördüğüm fotoğraflarda dikkatimi çeken şey;
Aynı tema, aynı yazı, aynı kişi, tek fark yanındaki. Yine mi başka biri ?

Daha ben tebrik edemeden boşanmış arkadaşlarım var. Ben evlenene dek- uzak ihtimal- bana tur bindirecek olanlar kapıda. Zaten düğün-dernek işlerini sevmediğimden, pek gitmem. Evlenecek olsam çağıracak insan yok, zaten benim kendi düğünüme bile gidesim yok.

Uzun ilişkiler, uzayan ilişkiler ve uzatmaları oynayan ilişkiler. Tanrım ne çok!

Çoğumuzun başından geçmiş hikayeleri aynı mı diye merak ettim, çevremdekilere neden bitti ilişkilerin diye sordum. Cevaplar panayır alanı gibi çok şenlikli ;
- Hep sümsüklerle çıktım ondan bitti
-Çok çocuktu ondan bitti
-Umudum kalmadı ondan bitti
-Kültür seviyelerimiz farklıydı ondan bitti
-Taviz verdiğim için bitti
-Saygı azaldı ondan bitti
-Kendimden çok onu düşündüğüm için bitti
-Kendisiyle ilgili anlattığı her şeyin yalan olduğunu öğrendim ondan bitti
-Orta yolu bulmayı egoma zarar verecek bir şey olarak gördüğüm için bitti
-Şiddet vardı ondan bitti
-Her boka burnunu sokuyordu ondan bitti
-Her şeye burun kıvırıyordu ondan bitti
-Çok kıskançtı ondan bitti
-Kendimi değersiz hissettim ondan bitti
-Paylaşım bitti ondan bitti
-Benim istediği kişi olmadığıma karar verdi ondan bitti
-Özlemediğimi gördüm bitti

10 kişiye sordum, biri bile aynı cevabı vermedi. Tuhaf geldi, kendi sebeplerimi düşündüm. Benimkilerde yukarıdakilerden farklı çıktı. Sonra buldum en sağlam cevabı, cümlemiz için aynı;

ASLINDA HEPİMİZİN İLİŞKİSİ, TANIMADAN BAŞLADIĞIMIZ İÇİN BİTTİ.

Ayrılma nedenlerimizin ortak dili; tanıdıkça aslında çok da sevmeye değer bir şey olmadığını gördüğümüz için bitti.
Tıpkı bir gün değerlenir diye aldığınız evin, o kadar da değerlenmeden elden çıkarılması gibi.

B İ T T İ...






2 Temmuz 2017 Pazar

B E K L E N T İ







"İnsan her şeyin ölçüsüdür"

Böyle demiş MÖ 486 da dünyaya gelen Atinalı Protagoras. Felsefenin en güzel yanı öne sürülen düşüncelere bakıldığında insanın başlangıçtan bu yana hiç değişmediğini gösteriyor olması bana kalırsa. İnsan çiğdir, insan özdür ve çağlar da geçse, medeniyetler yıkılıp baştan kurulsa bile insan aynı kalır.

Bir yaşama sırasında başınıza gelecek her türlü iyi ve kötü hadisenin tek sorumlusu sizsiniz, kendiniz yani. Dünyada yaşayan 7.5 milyar insan var, fakat yalnızca sevdiklerinizin ölümü ve doğumu etkiliyor sizi. BM ye göre 192 ülke mevcut, onun üke olarak tanımadıklarıyla birlikte bu rakam 236 ya ulaşır. Siz kaçına ayak bastıysanız, yahut kaçını görebildiyseniz sihirli kutunun içinde renklendirmeye çalışırken hayatınızı o kadarı mevcut aslında. Yeşilin rengi ve/ya yaprakların sesi siz onu o şekilde yorumladığınız için var. Ve sürüsüne bereket daha pek çok şey.

Gelelim asıl konumuza, hayal kırıklıklarımız, dost masalarında anlattığımız acılarımız, kazıklarımız, ihanetler, bizi mutlu ve mutsuz eden bütün olaylar. Omzumuzun üzerinde ara sıra taşımaktan yorulduğumuz kafalarımızın içindeki kudretli beyinlerimizin, var oluş sebebi bizi hayatta tutmak. Bütün bu bahsi geçen duygu durumlarıyla onun bir ilgisi yok. Duyguları isteyen bizleriz, gördüğümüz herkesi/her şeyi gözlerimiz ve bilinçaltımız süzgeçlerden geçiriyor, sonra kimisini yakın buluyor, kimisini uzak tutuyor, kimine aşık olup, kiminden nefret ediyor. Altta yatan binlerce farklı sebepten oluyor bütün bunlar. Hayatlarımıza almaya karar verdiğimiz insanlar içinse bizler çok da farkında olmadan beklentiler oluşturmaya başlıyoruz.

Yaşamdaki insan ve kendimiz kaynaklı mutluluk ancak doğru beklenti yönetimi ile mümkün kılınabilir bana göre.

İlk kural: KENDİNİ TANI.
İkinci kural: KARŞINDAKİNİ TANI.
Üçüncü kural: ONDAN SEN OLMASINI BEKLEME.
Dördüncü kural: ONA HER ŞEYİNİ VERME, ONA YETECEK OLANI VER.

Hayatımızın en iç halkasında bulunan insanlara yaptığımız uğraşlar sonrası benzerlerini beklemek, ve karşılığını bulamayınca kendimizi "değersiz" hissetmek, bizim yanlış beklenti yönetimimizin bir sonucudur. Belki bizim verdiğimiz onca uğraşı karşı taraf da beklemiyordur, belki bu ilişkiyi bu şekilde kuran "bizden" kaynaklıdır bu alma verme dengesindeki eşitsizlik. Ya da belki benzer yerlere koymamışızdır birbirimizi. Siz "can" görürken, "dost" olmuşsunuzdur biri için, "dost" sanarken o sizi almış "yakın arkadaş" halkasına koymuştur, "yakın" dediğiniz "uzak" bellemiştir sizi. "aşk" dediğiniz için "ilgi duymadır" karşılığınız.

Hayatın basit bir matematik olduğu kanaatindeyim, eğer bir denklemde eşitlik yok ise, dengeler bozuluyor. Kendimizi ve karşımızdakini tanımadan denklemi doğru kurmak mümkün olmuyor. Uğraşları doğru yerlere vermek, elimizdeki kaynakları- ki en mühim kaynak zamandır- doğru yönetmek gerekiyor.
Sizi üzen herkes ve her şey için tek sorumlu sizsiniz. Karşınızdakine yüklenmeye gerek yok, onun sizi kırmasına ya da vakti zamanında mutlu etmesine siz izin verdiniz. Fedakarlıklarınız için kimse kapınızda yatmadı, gecenin kör vakitleri siz kendiniz açtınız o kapıları.

Beklentilerinizi yönetmeyi öğrenin, doğru bedelleri ancak bu şekilde ödersiniz. Aksi takdirde yanlış insanlara yaptığınız fazla yüklemeler sonucu nerede yanlış yapıyorum diye düşünürken bulabilirsiniz kendinizi.