22 Nisan 2020 Çarşamba

Y I R M I D O K U Z

Bir yıla yakın oldu, o bir yılda neler neler oldu; anlatasım mı gelmedi, yazdığım mı gözüme güzel gözükmedi yoksa artık unuttuğum tonla bahanem mi vardı bilemiyorum, yazamadım bir sebepten.

şimdi biraz konuşasım var, içtekini döküp bir yere bırakmak her zaman iyi geliyor çünkü. kötü rüya gördükten sonra musluğu açıp anlatınca geçmesi gibi.. Suyu boşa akıtmak yerine yazıyorum. Fonda müziğe geri dönen Teomanın müzikten başka yere gitmediği zamanlardan kalan Rapsodi İstanbul kendini En Güzel Hikayeme devrederken biraz da ironik şekilde yazıyorum.

Yaş değiştirme töreni diyor Edip Cansever, Tomrisin doğum gününü kendi bildiği yöntem ile kutlarken. Denk geldiğim günden sonra peşini bırakmadığım şeylerden biri de bu şiir, ne yapalım hepimizin tuhaf bağımlılıkları var.

On yıldır bir televizyon dizisini izliyorum, yazı yazarken rakamları sayıyla değil yazıyla yazmam gerektiğini her farkedişimde bir adamı hatırlıyorum, her sabah uyandığımda ilk önce telefonun ekranındaki saate bakıyorum. Güne telaşlı ya da sakin başlayacağımın kararı bu an veriliyor. Her gün iki litre su içiyorum, gün içinde eşit dağılmazsa gün sonu yükleme yapıyorum. Her daim aynı anda birden fazla kitap okuyorum ve sevdiğim şarkıyı onlarca kez dinliyorum. Bahar esintisini, yaz akşamüstlerini, yağmurlu sonbahar günlerini her yaşadığımda geçmişten bazı parçalarla bu anıları sonsuza uzatıp çocuksu bir sevinç yaşıyorum.

Tüm bunlar ve daha nicesi benim için ne zaman alışkanlık ya da bağımlılık oldu- ikisi arasında fark gözetmiyorum- bilmiyorum ama bazı yeni alışkanlıklarım için tüm bunları ne zaman kazandım diye düşündüğümde Covid zamanlarıydı diyeceğimi biliyorum! 2020 yılını tarihimde bambaşka bir köşeye koydum.

Yirmisekiz yaşımın en bilindik öğretileri Covidli günleri de ekleyince şunlar olurdu sanırım;

İp atlamayı öğrendim; azimle tekrar edince her şey pratik kazanıyor insanın hayatında.
Yemek yapmayı öğrendim; en usta sofraları kuramam belki ama aç kalmayacağını garanti edebilirim misafirlerimin.
Çiçeklere bakmayı öğrendim; oysa çocukken annemin çiçeklerine gösterdiği ilgiyi kıskanıp hiç sevmezdim çiçekleri, insan gitgide köklerine benziyormuş gerçekten.
Flarmoni, opera ve daha nicelerini dinledim, dönüp bir kez daha hayran oldum.
Eskilerden kalan yazılı anıtları inceledim, kendi tarihime ait olan.
Pek çok şey izledim, okudum, içe yönelip dışarının ışıklarını tavandan seyrettim.(baya yere yatıp, her şeyi kapatıp tavana baktım yani)
Bolca plan yaptım.. -Plan yapmak için bol bol vaktim oldu.
Kendi eksikliklerimin, yanlış beklentilerimin ve zalimliklerimin farkına vardım. Duvara asılacak tablolar değilmiş ilişkiler, eksiklikleri, uyumsuz yerleri ya da yanlış ölçüleri olabilirmiş, sandığım gibi olmadığına ikna oldum.
insanı insan yapan; güzellikleri olduğu kadar çirkinlikleri aslında. Hayır' ların arkasından gelen evet' ler gibi başarısızlıkların ardından başarılar geliyor. Bütün güçlü yanlarımız bizi aynı zamanda güçsüz kılıyor. Güçlü gözükmek pek de marifet değilmiş.
İstanbul' dan İzmir' e taşındım! Radikal kararlar verebilmek insanın kendisini cesur hissetmesine neden oluyor, hissettim.
Aile muazzam bir şeymiş ve yakın olmaya çok ihtiyacım varmış. Teyze olmak yirmi sekiz' in en kıymetli hatırasıydı. (bir gün; sen doğduğunda ben senin yaşındayım diyeceğim oğlana )
Güzel şeylerin parçası oldum, bir önceki yazımda bahsettiğim umut dolu genç kızlarla tanıştım, Cerebral Palsy her bin çocukta iki ile beş arasında görülen, beyindeki hasar sonucu gelişim rahatsızlığıymış öğrendim, iyilik için küçük adımlar attım.
Uzun zaman sonra yaz tatiline çıktım ve çalışan herkesin kaliteli tatil yapması gerektiğini anladım, meğer dinlenmeye ve an' da kalmaya ne çok ihtiyacımız varmış.
Balık tutmaya çıkıp balık besleyip geldim, bir canlıyı öldürme işini sevmedim pek, belki sonraki yaşlarda.
Kayak yapıp yerlerde süründüm! Kayak ve dayak ne uyumlu bir ikiliymiş! ! Bu sporu da çok kendime göre bulamadım hayırlısı bakalım.
Deliliğimi annem ve babamdan almışım, Covid zamanı onlarla Avrupaya çıkıp her şeyden kılpayı yırtınca emin oldum! Ama bu delilik sayesinde 2020 ye bu kötü günler dışında hatırlanacak muazzam bir anı bıraktım. İyi ki delilik var demeye devam ediyorum :)

Yirmi dokuz yaşıma basıyorum bugün ve 2020 yi kayıp yıl ilan ettiğim için bu yaşta iki sene kalmayı planlıyorum. 2022 ye kadar yaş almayacağım, yaş benim değil mi ne istersem yaparım sonuçta!

Ceplerimi çok güzel hayallerle doldurdum yine, tanıklık etmek istediğim onlarca şey var, bu zorlu zamanları atlattığımızda hepimiz gibi benimde kazanmış olduğum yeni alışkanlıklarım ve bırakmış olduğum bağımlılıklarım olacak. Yıllar sonra kaçı kalır geriye bilmiyorum ama kalanların hepsini çok seveceğimi biliyorum.
Hayatımdaki hiçbir insanın herhangi bir yaşımda ardımda kalmış olmasını istemiyorum. Her yaşımda hayatımdaki insanlarla yaşanmışlıklarımızı yâd edebilmek en büyük arzularımdan biri.
Kalabalık sofralarda geniş vakitler geçirmek istiyorum bir an önce, içip güzelleşip "gel seni bi öpiyim!" lerin serbest olduğu.
Sevdiğim kimsenin kılına zarar gelmediği yaşlarımdan biri olsun istiyorum bu yenisi de.
Toprakla haşır neşir olabildiğim biraz da.

Mumları üflerken yolumu bulabilmeyi diliyorum.
Adımı yeniliyorum bu yıl.
Hoş geldin yeni yaşım!
Her şeye rağmen iyi ki varız ve bu yaşımızı da doya doya yaşayacağız ! !