6 Nisan 2022 Çarşamba

A Ğ I R

Yaş değiştirme törenime sayılı gün kaldı..

Çocukken heyecanla beklediğim Mart kendini Nisana bırakırken, erik raflarda yerini alır ve güneş tepemizden eksik olmaz yalancı yaz günleri yaşatırken şimdi bahara benzeyen günlere seviniyoruz baharda(sana da eyvallah küresel ısınma!). Eriği de ucuzlamadan alamıyoruz artık Nisan ayında..

Şu günlerde yaşadığımız enflasyon bizim değerimizi de arttırıyor mu dersiniz? Yalnızlığımızı arttırdığına yemin edebilirim çok zorlarsam ispat bile ederim, değer kısmı için bir şey söyleyemem..

Yirmi birinci yüzyıl çağdaşlarım için ağır geçiyor sevgili okur, ne araması gerektiğini bilmeyenler, bir ilişki içinde yalnız başına yaşayanlar, kozmopolit hayatlar içinde kendini unutanlar, neden çalıştığını sorgulayanlar, sorumlulukları altında kaybolanlar, çokça boşanma ve hayli yalnızlık..

Bir tarafımız ararken öbür yanımız hızla kaçıyor. Ruhumuz hangi yöne koşacağını şaşırdığından aptala döndük diye düşünüyorum kendi kendime. Okuyanlarınız bilir hatrı sayılır bir zamandır yalnızım ben, hatrı sayılır derecede değiştim pek çok konuda ancak bazı konular öyle kolay değişmiyor. 

Yaşlanma karşıtı kremler(Anti-aging yazıp cool gözükenlerden olamadım hala daha), detoxlar, sağlıklı yaşam trendlerine bir başlayıp bir bırakma, finansal okuryazarlık kasma, spritüel koç, yakın zamanda heybeye katacağım astrolog arkadaşım derken kulağıma komik gelen ama keyif aldığım bir yolculuğa da dönüşen tam bir 30+ çalışan kadın profiline döndüm. İyi niyetlerimizi evrene saldığımız sofralarda konu bir yerde bekar kalan arkadaşlarımla ilişkilere geliyor. Erkek kadın farketmiyor yakındığımız ortak konu : yok yok, bir tane düzgün insan yok! 

20li yaşların ilk yarısında tanışmak kolaydı, sevmek de kolaymış o vakitler meğer. Hobisi varmıymış, dünya görüşü neymiş, kariyeri yolunda sağlığı yerinde miymiş, kendini gerçekleştirebiliyor muymuş, öz saygısı var mıymış, emeklilik planı neymiş, sanatı severmiymiş falan bakmıyorduk böyle şeylere. 

Gözümüze güzel gelen sülün gibi çocukları beğenip şakkadanak aşık oluyorduk, ne rahat hayatmış o yahu. Şimdi yol arkadaşı olur muyuzu anlamaya çalışıyoruz, arka bahçelerimizde kendi kendimizle kalabilelim rahatsız edilmeyelim istiyoruz. Yaşamın sorumluluğu kendiliğinden pay edilsin, duygularımızı anlatabilelim kimse kimseye alınıp gücenmesin istiyoruz. Çeyiz falan beklemiyoruz kimselerden, hayata dair keyifli şeyler koyabilsin masaya yeter diyoruz. Yaşamı gelişine yaşamak dışında yaşıyorum demek için neler yapıyor onları duymak istiyoruz.

Sadece manitadan beklentimiz değil bunlar yanlış olmasın, tüm çevremize bu gözle bakıyoruz artık.Yaşlanıyoruz sayın okur, vakit dar artık öyle geniş zamanlarımız yok boş muhabbetlere ayıracak(ayda yılda bir onu da yapıyoruz tabi yaşlandığımızı kendimize ispatlamak için :) )

Bilemiyorum sevgili okur, belki de o ‘düzgün insanlar’ hiç olamayacaklar, bizim kafamız fazla açıldı. Ya da acaba bir ‘düzgün insan’ platformumu kursak hep birlikte, düzgün olduğu garantili insanları toplarız orada, artık o da ne demekse  :) 

Her neyse sohbetin sonunda mevzuyu şuraya bağlıyorum; 31e de yalnızlıktan korkmadan aksine onu severek giriyorum, şahane dostlarım, tanımaktan keyif aldığım müthiş insanlar var hayatımda ve yürümeye bayıldığım yollar.

Belki bir yaşımda fikrim değişir, o vakit onu da kayıtlara düşeriz.

Haydi kalın sağlıcakla..