19 Eylül 2011 Pazartesi

bir kocam olsun benim..

bi kocam olsun benim..
öyle sıradan evlilikler gibi olmasın bizimki, hiç sıkılmayalım birbirimizden biz..

o eve her geldiğinde ilk işi gelip beni öpmek olsun, ve evden her çıkışında ben uğurlayayım onu..
her akşam yemek yapmayayım mesela ben, ama yaptığım zaman zevkle olsun, o tadıcak bunları diye 10 kat daha özeneyim. sofrayı o kursun, bulaşıkları ben temizleyeyim, makineye o dizsin. bütün bunlar olurken fonda neşeli şarkılar eşlik etsin bize, bizde sohbet edelim birbirimizle.

birbirimizin sohbetinden keyif duyup eğlenelim hep, ben arkadaşlarımla çıkınca dışarıya, gece eve gidince ona sarılmanın düşüncesi bir anda mutlu etsin beni, o dışarda gülerken 'keşke şimdi burda olsaydı' diye geçirsin içinden..

ben oğlumuz olsun, tıpkı ona benzesin, hayatımın iki erkeği olsun isteyeyim, o bi kızımız olsun istesin, tıpkı annesine çekmiş olanlardan.. ve çocuk muhabbeti her açıldığında , o çocukça bi kıskançlığa bürünsün, 'ya onu benden çok seversen' diye.

en yakın arkadaşı olalım birbirimizin, dertlerimizi paylaşalım sevinçlerimize ortak olduğumuz kadar.. en büyük zevkimiz bazı geceler izlediğimiz filmler olsun, en sevdiği şey benim film izlerken uyuyakalışım olsun.. kıyamasın sonra, film bitince hemen uyandırmasın.. ben ona yasladığımda sırtımı, tarifi mümkün olmayan bi güven sarsın benliğimi, işte bu adam diyim, yanımda olduğu müddetçe, her zorluğa göğüs gererim ben.. ve o ben ona her yaslandığımda, işte huzur bu desin, dudaklarına ufak bi tebessüm yayılsın.

birlikte çıktığımız tatiller hep sanki 20 yaşındaymışız hissi uyandırsın bizde, tekrar çocuk olalım. arkadaşlarımız olsun sonra, benimkileri sevdiği kadar seveyim onunkileri, ikimizde büyük keyif alalım onlarla zaman geçirmekten. ve sohbetin en şen şakrak yerinde göz göze gelelim birbirimizle, ikimizde içimizden şükredelim birbirimize..

bazen kafamıza essin, bi rakı sofrası kuralım, o balıkları kızartsın ben mezeleri hazırlayayım, açalım müzeyyen senarı zeki müreni, rakılarımızdan birer yudum alalım, benim yüzüm buruşsun rakının tadından, o bi kahkaha patlatsın bu manzaranın ardından.. görmek istediğimiz yerleri, gitmek istediğimiz şehirleri konuşalım, planlar yapalım.

bana kahvaltılar hazırlasın erken kalktığı sabahlar, ben her alışverişe çıktığımda ona da bir şeyler alayım muhakkak. almak için değil, 'bu onun olmalı' dediğim için.. en iyi o tanısın beni, ben canı sıkkın olduğunda neye ihtiyacı olduğunu bileyim. aşık olduğum adam o olduğu için Tanrıya her akşam teşekkür edeyim.

kavgalar da edelim arada, ama ne olursa olsun kıyamayalım birbirimize, ve yatağa girdiğimizde aramızda mesafeler olmasın, sağıma döndüğümde hep göz göze geleyim onunla. ona bir şey olması korkutsun beni bu hayatta en çok.. bazı geceler uyumasını seyredeyim, hep çok güzel uyusun o..

bir kocam olsun benim, kocasına aşık bir kadın olayım ben, gözlerim hep sevgiyle baksın, ve o bu sevgiyi hep haketsin..


lemon tree olcakmış bunun şarkısı

5 Eylül 2011 Pazartesi

başkası yazmış..

Bugün bir şarkıda buldum seni, ‘sen’li anılarda buldum kendimi..
sen uyuyorsun hemen yanımda, ben iki üç satır bir şeyler yazmaktayım yine..  
senin için yazmaktayım ama, varlığına şükür mahiyetinde.. yazdırtan sensin çünkü, sen uyumadan çok değil bir saat önce bir şey fark ediyorum..

seni çok iyi tanıyorum ben, sen konuşuyorsun karşımda, şimdi bunu vurgulayacak diyorum,  bana şimdi şunu anlatacak, şimdi sarılmalıyım ona, bana her zamankinden daha çok ihtiyacı var tam şu anda. Karşında şımarınca bana vereceğin tepkiden eminim ben, ve biliyorum ne yaparsam ‘beni öpmek geçer içinden’..
seni üzen herkesi yakıp yıkmak geçiyor içimden, sen o kötü zamanları bana bir bir anlatırken..  dünya dolusu hayal kuruyorum sonra, içinde senin deli gibi mutlu olduğun..

bi akşam üstü diyorum, anacağız bütün olan biteni, kahkahayla karışık hüzünler yaşayacağız belki.. ama mutlu olacağız işin sonunda, hatta çok mutlu..

neden sonra, birde bakıyorum yoksun.. hayatından çıkmışım ve farkında bile değilsin sen. O ana kadar canımı en çok sen yakmışsın, ve farkına varıyorum ben.. sonra hep kaçıyorum senden, çünkü bilirsin kin tutamam ben.. seni hep affedişim bu yüzden.. 

ve bazen öyle  yanıyor ki şu insan denen mahlukatın canı, korkaklaşıyor acısı yüzünden. Sevmeye korkuyor, güvenmeye korkuyor, hatta mutlu olmaya bile korkabiliyor, elimden alırlarsa tekrar bin beterini yaşarım diye..
kendimi yorgun hissederken buluyorum sonra.. seni affetmekten, senin yüzünden geçirdiğim uyur uyanık gecelerden, sandığımdan da fazla yorulmuşum ben.. affetmek istemiyorum sırf bu yüzden artık seni, o yüzden hiç ses çıkarmadan gidiyorum usulca..  biliyorum çünkü konuşsam karşında, affedeceğim hesapsızca..

ne de olsa hayat devam ediyor, ne de olsa en büyük acılarla bile yaşamayı öğreniyor insan, bende yaşarım yine mutlu olurum elbet diyorum, ama işte biraz zaman alıyor yeniden başlamak.. hayat dediğinde sürekli başa saran bir film değil mi nasıl olsa.. fakat mecali kalmıyor insanın 'play'e tekrar basmaya..

her şeyi geçtim de, en çok şu gerçek kahrediyor beni;

ölümsüzsün sen şimdi.. beni öldürdüğün yetmezmiş gibi..

1 Eylül 2011 Perşembe

yazarlar yazar bazen..

-nasıl yani, yaptığı onca şeyden sonra, seni böylesine üzmesine rağmen, hiç mi kızmıyor, hiç mi nefret etmiyorsun ondan?

- bana aşkı göstermiş, beni bir an için bile olsa dünyanın en mutlu insanı yapmış, benim için hayatın ışığını değiştirmiş bir adamdan nasıl nefret edebilirim ki? bunu yaparsam yaşadıklarımın hiç bir değeri yok demektir.. ona sadece minnet duyabilir, ve ruhuma dokunup, hayatı mükemmelleştirdiği için teşekkür edebilirim..

-mutlu musun peki?

-içimde o varken, her bir hücrem hala ona aitken, nasıl mutsuz olabilirim ki..

-ahh, kaybettiğin zamana yanacaksın bir gün, hemde beşpara etmez bi...!

-hayır hayatım, benim için çok başka bir hayat var şimdi, ve onu sevmek üzmüyor yakmıyor canımı.aksine büyütüyor beni.. ve benim için üzülmekten vazgeç, aşkı tadamamış, yaşayamamış milyonlarca insan var, ben bu hayattaki en harika afyonu tattım. benim için sevin..


ben buraya şarkı koydum çocuklar..