2 Şubat 2012 Perşembe

Siz, hangisisiniz?


 Çok aşıktık biz.. uğruna dünyaları feda edebilecek kadar seviyorduk onu, ve de sevgi kırıntısı bile doyuruyordu karnımızı..

 Çok aptaldık biz.. uğruna kendimizden vazgeçebilecek kadar aptaldık, her hatasını affedebilecek kadar aptal..

 Çok yalancıydık biz.. her hatasını affedebilmek için, kendimize türlü yalanlar uydurabilecek kadar yalancıydık.. ve kendimize uydurduğumuz yalanlara sorgusuz inanabilecek kadar zavallı..


Neydi bizi bu noktaya getiren?

Çoğumuzun başından geçmiştir, sevgimizi hiç haketmeyen birini sevmek.. Aşırı değer verip, karşılığında yalnızca biraz ilgi istemek.. Tuhaftır ki, çoğumuza sorsalar 'onda ne buluyosun ki' diye, ilgilenmeyişi, üstüme düşmeyişi cevabını veririz.. Bizi en çok acıtan şey, bizi ona bağlayan şeydir..

Canımız o kadar yanar ki, ve biz affetmeye o kadar alışırız ki, bir zaman sonra normal karşılarız aslında karşı durulması gereken şeyleri. 'adam'dan bile sayılmayız onun için, bir araya gelindiğinde iki kelime birleşmez bile, derin bir sessizliktir tek kelime. Görüşmemeye o kadar alışırız ki, çevremizde sevgilileriyle buluşan insanlar için 'acaba sıkılmıyorlar mı birbirlerinden' sorusu uyanır hemen.. En önemli günlerimiz onun için bir anlam ifade etmez, ve deriz ki 'o böyle şeylere önem vermediği için yapmıyor'. Oysa bencilce yaşanmaz sevgiler, uğruna önemsenir umurunda olunmayan günler.. Onun kıskançlıkları yerinde olur her defasında, fakat bizimkiler saçmalıktan ibarettir aslında.. Aldatılsak bile affederiz, gururumuzu hiçe sayarız, onun bir kaç ay süren ezikliği yeter aşkımızın her şeye üstün gelmesine.. Ama sonra her şey tekrar eskiye döner, o zaman deriz ki, keşke o zaman bıraksaydım.. böyle yıllar geçer gider, sonunda baktığınızda kendinizi 'uzun' bir ilişkinin içinde bulursunuz.

Ama peygamber değilsiniz sonuçta, sizinde bir 'yeter' noktanız vardır..

oraya geldiğinizde ise, size sadece acı veren, hatırlanacak tek bir mutlu an bırakmayan o insana, tekmeyi basarsınız.. evet hemde öyle bir tekme ki, burdan fizana(çoook uzaklara yani)  yol olur..

onu gördüğünüzde hiçbir şey hissetmezsiniz bile, yıllarınızı geçirdiğiniz insan bir yabancıdır artık. ne nefret, ne hasret, ne aşk, ne de bir acıma.. öylece bakarsınız..

bir aşkı, bir sevgiyi öldürebilir insanlar. Evet, bir gün çok sevilirken, asla bırakılmayacağınızı düşünürken, bir de bakmışsınız yolda kalmışsınız..

sonra ne mi olur?

yolda kalan, koşmaya başlar gidenin ardından..
çünkü bilir, onun gibi birini bir daha kimse böyle sevmeyecektir...

iyi yolculuklar ;)

 for you

1 yorum:

bir diyeceğim var!