'Ön yargıları yıkmak, atomu parçalamaktan zordur' -Albert Einstein
Sanırım bu dünyada hepimizin ortak noktası ön yargılarımızın oluşudur. Bu öyle bir yargılama ki, bizim için 'Merhaba' dan önce geliyor. Karşımızdaki insanı kendi yargılarımız doğrusunda bir kalıba sokuyor, onu daha hiç tanımadan ondan hoşlanmıyoruz. Tanıyınca da hakkında yanılmışım diyoruz.
Ve hepimiz, bu ön yargıların öylesine esiri olmuş durumdayız ki, içimizden geçen kişi olamıyoruz, çünkü yargılanmaktan çok korkuyoruz. İnsanların bakışları şu hayatta bizim için kendi benliğimizi savunmaktan daha önemli.
Kılığı düzgün olmayan adama (ki o kılık kime göre neye göre düzgün, çoğunluğun giyindiği gibi giyinmek bizim için 'düzgün'lük kavramına uyuyor sanırım) direk yakıştırma yapıyoruz, manyak işte, kesin keştir, tipe bak bu ne ya, olmuş mu?
Ya da daha ağırı, günaha sokar böylesi adamı, bu ne biçim kıyafet! yakmalı bunları, kötü örnek hepsi.
Yolda istediği gibi yürüyen adama, mal sıfatını yapıştırmamız, acaba bi sağlık sorunu mu var diye hiç düşünmeyişimiz, ya da sağlık sorunu olan insanlara olan o tuhaf, acıyan ve yargılayan bakışlarımız..
Dilencilere olan yaklaşımımız, ya acıyan, ya umursamayan, ya da farkında bile olmayan. Bunlar çete, bunlar insan soyuyor diyen fikirlerimiz.
Dinsiz görüneni hemen yanacak bu diye damgalamamız, sebebini sormadan, merak etmeden, inandığımız dinin sadece coğrafyadan kaynaklanmasına rağmen.
Sevgilimizin eski sevgilisine sırf öncesinde sevdiğimiz insanın hayatında diye kin duymamız. Onun sevilecek yanı olmadığına inanmamız, tek kelime etmeden yargımızı yapıştırmamız.
Demet Akalın vs. dinleyen, cluba gitmeyi seven adamın, boş olduğuna inanmamız, bunları seviyosa böyledir dememiz.
Ne güzel yargılarımız var değil mi, oysa istediği gibi giyineni takdir etmeli insanların düşüncelerini siktir edebildiği için, ya da yolda istediği gibi yürüyen adamı tebessümle izlemeli, içten içe özenerek, sağlık sorunu olan insanı yargılamadan önce, ona acımadan önce hayat hikayesini dinlemeyi istemek gerek, bütün dilencileri bir tutmadan önce karnın aç mı diye sorabilmek gerek, dinsizi dinlemek inandığı şeyi merak etmek gerek, eski sevgili belki de iyi, eğlenceli ve çok sevilesi biridir, ön yargılara teslim olmadan evvel bi tanımak gerek.
Dinlediği müzik için, sevdiği ortam için kimseyi kalıba sokmamak gerek, nereden bilebilirsin ki çeşit çeşit müzik dinlemediğini?
Kısacası ön yargılardan kurtulmak gerek, en azından bi denemek gerek.
En boş gördüğün insan senin ufkunu açabilir, en küstah bulduğun kişi mütevazilikten yıkılıyor olabilir, en soğuk bulduğun adam senin en yakının olabilir.
Eğer ön yargılarınızdan kurtulabilirseniz tabii.
aklıma kazınan ikinci söze gelirsek, o da şu;
' insanları yargılarsam, onları sevmeye zamanım kalmaz '