8 Ağustos 2017 Salı

E D I S O N !


Dün bütün gün elektirik kesintisi yaşamış 21.yy insanı olarak, karanlığın içerisinde öylece otururken, durdum Edison' a sinirlendim. Keşke Türk olaydın da anan sana "icat çıkarma başımıza" diyeydi, sen de elektirik üzerinden para kazanamayaydın Edison.

Tuhaf geliyor tabi bazılarınıza şimdi, Edisonun suçu ne diyeceksiniz bana. Bu elektirik icat oldu, mertlik bozuldu.
Önce aydınlandık sandık, ardından iletişim kurabilmemiz için yegane araçlar türetildi. Telgraf, telefon, radyo, tv, bilgisayar, internet, sosyal medya, günümüz ve kapanış..
Tabi iletişim kurmak için imkanlar arttıkça, iletişim kabiliyetlerimizde azaldı ayrı bir mesele.

Elektirik hayatımızdaki her şeyin temelini oluşturuyor, kendisini komşu ülkelerimizden ithal ediyoruz, yerli olarak bir şeyler üretmeye başladık da geçen sene ithalatımız azcık düştü neyse ki.. Ama 80 öncesi Bulgaristana olan borç yüzünden, günde 16 saate varan elektirik kesintileriyle analarımız babalarımız az çile çekmedi o gaz lambalarının altında.

Neyse konumuza dönelim, Edisona kurulmakta son derece haklıyım, eve geldim; ışık yok, internet yok, bilgisayarın şarjı az çok, telefon gitti gider, çamaşır makinesi çalışmaz, su ısıtamam, ocağı yaksam kombi de gitti, kahve bile yapamıyorum kendime, duşa girdim sıcak su da yok haliyle.
Meğer ben Edisonun kucağında yaşıyormuşum da haberim yok. Sizlerde tabi.

"Ben yanmasam sen yanmasan, nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa"

Yaktım evde ne kadar mum varsa, bir ampul kadar etmiyor yirmi mum, Atilla İlhanın üçüncü şahıs şiiri geliverdi aklıma;
"sen kalkıp ona giderdin, benzin mum gibi giderdin"
Üzüldüm. Sardı mı beni bir melankoli, bıraktım işi gücü düşündüm olanı biteni.
Samimi bulmuyorum nicedir sosyal medya işlerini, zaten Facebook' u annelerimize dedelerimize verdik, espiri yapmaya üşendiğimizden Twitter ya da instagram üzerinden komikli videolar, capsler yollar olduk birbirimize. Kendimizi çekip, en çok beğeni alabilecek olan hallerimizi yayıyoruz bağlantılarımıza. Yazılı bilgi kalmadı gibi bir şey, fişini çekseler tarihimiz bile silinecek neredeyse.
Fotoğraf albümlerimiz yok artık, bulutlarda saklanan ama dönüp de bakılmayan fotoğraflarımız var nasılsa. Göstermek istediklerimiz ise çoktan sosyal hesaplarımızda.
Ne düşünüyorsun sorusunu eş dost sormaz oldu, nasılsa Facebook soruyor diye. Birileri bu işlerden köşe oldu, birileri kendi yalnızlıklarına çare buldu.

"Kısa kes"

Twitter 140 karakter diye, uzun cümle kuramaz olduk biz de birbirimize. Günün özeti, hikayenin kıssasını bekliyoruz. Sosyal medyadan biri yazsın diye bekleyenlerimiz var, adından bile emin olmadığı adamla/kadınla hadi ben diyeyim evlilik hayalleri siz diyin gençlik hevesleri yaşamak isteyenler var. Flört zaman kaybı olmuş, bekle diyip gitmeye kalksan s*ktir git bekleyemem diyecek insan dolmuş dışarısı, nasılsa senden benden çok var.

Evime gitmek için arabaya biniyorum, navigasyon anında evime kalan süreyi hesaplıyor, yer yön bulmada Piri Reis de kimmiş. Müzik dinlemek için kimin ihtiyacı olur CD' ye Kasete, ver çoşkuyu online dan. Kitabın bile cihazı var, sayfaya değmiyor ellerin, ekrandan okuyorsun. Artık sevdiğin diziyi bile beklemeye gerek yok TV de izlemek için, hatta sen iste sana haber bile veriyor program başlamadan önce. Paraya bile dokunmaz olduk, futbol topu gibi o hesaptan bu hesaba aktarıyoruz. Market masrafını kapına getiriyorlar, yemeğini online sipariş edip, elime sağlık diye övünüyorsun, ellerinle yapmadın ama ellerinle sipariş verdin hakkını yemeyelim. Sabah telefona kurulan alarmlarla uyanıyoruz, çalar saatin modası geçeli yıl oldu.
Ben çocukken yine kontor derdi vardı, şimdi o da yok. Yaz dur whatsapptan, görmeye bile lüzum yok hep yanyanayız mübarek.

Saysam Amerikaya yol olur mu bilemem, ama bi Bulgaristana gider geliriz tabi o esnada elektiriği kesmezlerse. Yeni nesil gençlere değinmiyorum bile, onların tuzağı daha beter.
Gittikçe insanlığımızı yitiriyoruz, farkında bile değiliz. Hayatlarımızı biz değil de, sosyal medyalarımız yaşıyor, çok yaşasın teknoloji.

Diyeceksiniz hiç mi yok bu işin güzelliği, var valla. Bilgi kolay ulaşılabilir, insanın kendini geliştirmesi daha ucuz. Sevdiğin yazarla konuşurken bulmak kendini birden, bilmediğin yerlerin resmini görmek, yeni keşifler yapmak, tanımadığına destek olmak. Hepsi çok güzel, ama kaçımız yapıyor ki bunları ya da kaçımız gittiğimiz yerin farkında?
Sorunun cevabından pek de ümitli değilim aslında.

Kısacası;
Bütün bunların müsebbibi Edison,
Mezarında ters dönesin, bizi mahvettin!






2 yorum:

  1. Super kalemin var, cok guzel akici :)
    Neyse konumuza dönelim, Edisona kurulmakta son derece haklıyım, eve geldim; ışık yok, internet yok, bilgisayarın şarjı az çok, telefon gitti gider, çamaşır makinesi çalışmaz, su ısıtamam, ocağı yaksam kombi de gitti, kahve bile yapamıyorum kendime, duşa girdim sıcak su da yok haliyle.
    Meğer ben Edisonun kucağında yaşıyormuşum da haberim yok. Sizlerde tabi. Bilgisayarin sarji "ÇOK AZ" olsa "AZ ÇOK" yerine :)).

    YanıtlaSil
  2. Bilgisayarın şarjı çok az değildi ama, "az çok"tu, yani o geceyi götürürdü ama geceyi uzun tutmak istesem yetmezdi. Yani örnek vermek gerekirse, gece 04.49 da yorum bırakmama yetecek kadar yoktu, ama saatler 12 yi gösterinceye dek yetti :)
    Teşekkür ederim, güzel yorumun için :)

    YanıtlaSil

bir diyeceğim var!