Cemal Süreya ilk evliliğini ortaokul aşkı Seniha ile yapar, birbirlerine 'gibisi olmayan adam' ve 'gibisi olmayan yar' diye seslenirler. Yani kimse onlar gibi olamaz, kimse Cemal'e yahut Seniha' ya benzeyemez. Öyle sevmektedirler birbirlerini, arkadaşlarına yolladıkları mektuplara bir cümle Cemal yazarken öteki cümleyi Seniha ekler, her şey ortaktır onlar için. Zaman geçer, evlilikleri umdukları gibi gitmez olur, arkadaşı Hasan Basri' ye bir mektup yazar başım dertte diye yakınır ve onu Eskişehir' e çağırır. Cemal burada memurluk yapmaktadır, Hasan Basri arkadaşına ne olduğunu merak eder ve atlar gelir. Bıçak açmaz ağzını Cemalin, sanki mektubu yazan o değilmiş gibi derdinden bahsetmez, Basri de soramaz. Derken Hasan Basri' nin gideceği gün Cemal onu iş yerine götürür, ve az ötede duran sarışın bir kızı gösterir..
Kimsenin ne adını bildiği ne yüzünü gördüğü genç kızla tutkulu bir aşk yaşadığı rivayet edilir Cemal' in, soyadındaki y harfini kaybetmesi de bu kızla tutuştuğu bir iddiayı kaybetmesi sonucu gerçekleşir ve ömür boyu kıza olan aşkının sembolü olarak tek y harfi ile dolaşır Cemal. Kız üniversiteye hazırlanmaktadır ve geçici olarak dairede çalışmaktadır, tanışmaları bu vesile ile gerçekleşir. Bu sırada Cemalin karısı hamiledir, doğrusu nedir bilinmez ancak bir rivayet der ki kız terketmiştir Cemali, öteki der ki Cemal bırakmıştır kızı bir Ağustos akşamı ve demiştir ki; "Acıların adını, Ağustos koymalılar.."
İlişkileri bittikten sonra kız İstanbula üniversiteye gider, ikili birkaç kez orada da görüşür. Cemal ise kendisine şöhreti getiren şiiri kaleme alır; Üvercinka' sını satırlara anlatır. 1956 yılında Hasan Basri de şiirin yayınlanması ile anlar Cemalin başındaki derdi böylelikle.
Denilen o ki, hiç unutmaz Üvercinka' yı Süreya, hep taşır yüreğinde, yaşadığı müddetçe de takip eder gizliden, bilgi alır onunla ilgili. Ve bir röportajında Üvercinka' yı sorduklarında ona, o da bana özel der.
Böylece bir kere daha boynunlayız sayılı yerlerinden
En uzun boynun bu senin dayanmaya ya da umudu
kesmemeye
Laleli’den dünyaya doğru giden bir tramvaydayız
Birden nasıl oluyor sen yüreğimi elliyorsun
Ama nasıl oluyor sen yüreğimi eller ellemez
Sevişmek bir kere daha yürürlüğe giriyor
Bütün kara parçalarında
Afrika dahil
Aydınca düşünmeyi iyi biliyorsun eksik olma
Yatakta yatmayı bildiğin kadar
Sayın Tanrıya kalırsa seninle yatmak günah, daha neler
Boşunaymış gibi bunca uzaması saçlarının
Ben böyle canlı saç görmedim ömrümde
Her telinin içinde ayrı bir kalp çarpıyor
Bütün kara parçaları için
Afrika dahil
Senin bir havan var beni asıl saran o
Onunla daha bir değere biniyor soluk almak
Sabahları acıktığı için haklı
Gününü kazanıp kurtardı diye güzel
Birçok çiçek adları gibi güzel
En tanınmış kırmızılarla açan
Bütün kara parçalarında
Afrika dahil
Birlikte mısralar düşünüyoruz ama iyi ama kötü
Boynun diyorum boynunu benim kadar kimse
değerlendiremez
Bir mısra daha söylesek sanki her şey düzelecek
İki adım daha atmıyoruz bizi tutuyorlar
Böylece bizi bir kere daha tutup kurşuna diziyorlar
Zaten bizi her gün sabahtan akşama kadar kurşuna
diziyorlar
Bütün kara parçalarında
Afrika dahil
Burda senin cesaretinden laf açmanın tam da sırası
Kalabalık caddelerde hürlüğün şarkısına katılırkenki
Padişah gibi cesaretti o, alımlı değme kadında yok
Aklıma kadeh tutuşların geliyor
Çiçek Pasajında akşamüstleri
Asıl yoksulluk ondan sonra başlıyor
Bütün kara parçalarında
Afrika hariç değil
Bazı şiirlerin okunmadan evvel hikayesi bilinmelidir, yoksa
bir şeyler hep yarım kalır. Yazana ve yazdırana saygılarımla..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
bir diyeceğim var!