24 Ocak 2015 Cumartesi

sonra..

sonra ne mi olur? 
zamanın saatleri göstermediği bir vakit ayrılırız
haber bülteninin bitişi kadar olağan
bize ayrılan sürenin sonuna gelmek kadar ani.
iç bunaltan sıcak yaz günleri başlar
denklem düşer
ben alır başımı bir yerlere giderim
kimsenin bilmediği, kötü sonların yeni başlangıçlarla unutulmaya çalışıldığı bir yerlere
akşamüzeri güneşin şiir gibi battığı bir yerlere
iklimin değil sade, mevsimin de akdeniz olduğu bir yerlere
ne vakit dağınık saçlı bir adam görsem 
aklıma senin arkası kıvrılan hafif dalgalı saçların gelir
ve dağınık saçın en çok sana yakışması.
bir kadeh şarap içerim, her akşam senin şerefine 
kimseler bilmez, zaten ben de anlatmam kimselere
alışkanlık bu ya arada dilimin ucuna gelir adın
bazen yanlış bir yerde telaffuza dönüşür, bazen iki dudağımın arasında hapsolur.
yazın yakıcılığında tenine en çok yakışan beyaz keten gömlekleri, o kadar da tenlerine yakışmayan adamlarda görürüm
yaşadığımız ikiyüz elli yedi günü düşünürüm 
içimde fırtınaya benzer bir şeyler kopar, hırçın biraz, biraz kırılgan..
bir kadeh daha şarap içerim
en sevdiğin şarkı radyoda çalar
tesadüfün böylesi işte, 
zaten seni de bilerek sevmemiştim
bütün ihtimaller denk gelmiş, 
ve ben hiç hesapta yokken aşık olmuştum sana
bir daha kimseyi sevememeyi göze ala ala
uyandığım taze ve serin sabahların bazılarında
turunç kokan yaz sabahına benzeyişin gelir aklıma
ve sanırım en çok
hiçbir zaman turunç kokmayacak oluşuna üzülürüm ben
ve bir daha kimsenin, üzerine titreyecek kadar sevemeyecek olmasına seni
ve benim bir daha kimseye bakarken gözlerimin parlamayacak oluşuna biraz da.
yamuk ağzını anımsarım bütün bunların ardından
verdiğin sözü tuttuğuna inanırım;
'sol tarafına biraz daha gülüş ayır benim için' 
zaten ondan dengesiz durur dudakların..
ansızın yaşadığım sevinçleri hep sana bağlarım, 
sanki asıl sevinen sensin de tesadüfen düşmüş yüzün içime,
hem zaten biraz da böyle düşünmek zorundayım
mutlu olduğuna inanmazsam ben nasıl yaşarım? 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

bir diyeceğim var!