12 Kasım 2010 Cuma

'platonik'

hayat ironilerle doludur.. en büyük ironisi de 'aşk' dır.. 

sizi pek çok seven hatta kendinden öteye koyan insanlar tanırsınız, keşke onu sevebilsem dersiniz, ama o sırada kalbinizde yer eden o beş para etmez heriften başkasını görmez gözünüz siz isteseniz de istemeseniz de..

bazen üzülürsünüz size tek taraflı aşk duyanlara, 'ayy kıyamam yaa' dersiniz, bir nevi acırsınız, o size köpek olmuştur ve bu sizi güldürmüştür, ne tuhaftır ki sizde bir başkasına köpek olmuşsunuz o sıralarda, tabir-i caizse 'it' gibi seviyorsunuzdur, geceleri sevginiz gözyaşına dönüşüp kendini serbest bırakıyordur belki de vücudunuzdan, muhtemelen aynı zamanlarda sizin içinde aynı acıyı çekiyordur birileri bir yerde..sonra bir gün uyandığınızda 'artık sevmek istemiyorum' dersiniz kendinize, canımı yaktım ben yeterince.. ve de unutmaya karar verirsiniz, onu içinizden çıkarmaya yemin edersiniz, sorun şudur ki, en derine atmışsınızdır siz onu, ve sevmesi kadar zaman alır silmesi..
size platonik olan o masum çocuk mu? o hala 'arkadaşınız'dır.. işte insan böyledir, sever birini umarsızca, sevilir karşılıksızca ve kullanır insafsızca.asla sen bana farklı gözle bakmışsın ben seninle artık arkadaş olamam demez karşı tarafa, hele ki sevilen taraf kızsa! 

işin en kötüsü o 'arkadaş' asla sevgili sıfatına nail olamaz, çünkü bir kere girmiştir cebinize, her istediğinizde elinizin altında sanarsınız, hatta hep size aşık kalsın istersiniz içten içe de kendinize bile itiraf edemezsiniz, kötü bellersiniz kendinizi böyle bir şey düşündüğünüz için, ama unutursunuz her defasında siz sadece 'insan'sınız, ne kadar 'ben'cil olmayabilirsiniz ki?

hem zaten aşk iktidarı sever, hep elde edilmesi güç olanı sevmeniz bundandır... 

şarkı                     

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

bir diyeceğim var!