12 Ekim 2014 Pazar

yaşamak ümitli bir iş midir sevgilim?

yaşamanın gerçekten de çok zor olduğuna inanıyorum. hem hayatta kalmak açısından, hem de ölmemeyi başarmak bakımından. zira var olan riskleri düşünürsek gerçekten de ölmemek büyük bir başarı aslında.
hayatta kalmak konusunu ele alırsak, bundan sanıyorum iki sene önce idi, hayatımın eğlenceli bir zamanını yaşıyordum, bilirsiniz işte derdin minimum keyfin maksimum olduğu dönemler vardır insan hayatında, gerçi kimileri dertsiz duramadığından hep bir şeyler uyduruyor kendisine, her neyse..
o günlerde neden ve nasıl olduğunu hatırlamasam da, ciddi bir farkındalık yaşadım hayatta kalmaya dair.
Nazım Hikmet' in Piraye' ye 24 Eylül 1945' te yazmış olduğu bir şiir var, şöyle demiş üstad;

"En güzel deniz :
                        henüz gidilmemiş olanıdır.
En güzel çocuk :
                        henüz büyümedi.
En güzel günlerimiz :
                        henüz yaşamadıklarımız.
Ve sana söylemek istediğim en güzel söz :
                        henüz söylememiş olduğum sözdür... "
işte ben o günler de tam da buna yönelik bir şey farkettim, en güzel deniz gidilse de önemsiz olacak, en güzel çocuk doğsa da en güzel çocuk olarak kalmayacak, en güzel günler yaşanacak ve belki bir daha asla 'en güzel günler' olarak adlandırılabilinecek günler olmayacak.
ve en güzel sözler, kirlenecek yalan ağızlarda, tüketilecek bir bir, ve bütün sözler birbirinden farksız fincanlara benzeyecek dolap raflarında, insanın içinde kullanma isteği barındırmayan.
evet elde ettiğin her şey birbir değerini yitirecek, demek istediğim tam da bu.
o çok beğendiğin evin manzarası o evde oturmaya başladığında senin için sıradan bir görüntü olacak mesela, o gitmeyi hep düşlediğin ülkeler gittiğin zaman o kadar da uzak ve büyüleyici gelmeyecek, o hayalini kurduğun araba, bindiğin zaman dört teker bir şanzımandan ibaret olacak, o paralar yalnızca birer kağıt parçası olarak değişikliğe uğrayacak, o aşk elde ettikten sonra diğer herkes gibi olacak, ve bu böyle devam edecek.
tekrarladığın her şey önce monotonlaşacak sonra sıkıcı birer eylem halini alacak, rutine binmeyenler ise asla kalıcı olamayacak.
hayat sana asla bir sabah uyandığında yaşamak için bir neden sunmayacak, senin hep savaşman gerekecek, hep ertesi güne gücün olması için önüne bir şey koyman gerekecek, gözünün önünde havuç olan bir at gibi, ya da arabayı kovalayan köpek gibi koşman gerekecek, ve asla havucu yememen, arabayı yakalamaman istenecek.
her zaman yenilenmen ve yeni kalman lazım kısacası, gerçi uzun uzun anlattıktan sonra kısacası biraz  lüzumsuz bir kelime olur ama adettendir yazmasak olmaz.
işte bu yüzden, yaşamak çok zor dostum, yaşamak için sürekli sebepler bulmak çok zor.
çünkü bir arkadaşımın da dediği gibi; eğer yaşamak için bir sebebim yoksa, ölmek için bir sebebim var demektir.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

bir diyeceğim var!